My guest is a retired member of the New York City…
My guest is a retired member of the New York City Police Department and is a trainer to police officers from many countries. He has had experience in many high profile cases including hostage cases. He explains what hostage negotiation is, why this alternative style of policing (compared with tactical policing, which is often considered the final option when all else fails) is needed to resolve crisis incidents and why it has become so prevalent in police forces since 1973. Jack explains the four things that occur (fight, flight, freeze and face) when people try to make decisions under stress and how a police negotiator can help a hostage taker to make rational decisions. He also talks about what a hostage negotiation course looks like and what qualities and training a hostage negotiator needs.
On the bottom of this section, there is also the English transcript. Please scroll down.
İdil Elveriş: Uyuşmazlık çözümü üzerine yayınlar yaptığım anlaşabiliriz podcast serisinin yeni bölümüne hoş geldiniz. Ben İdil Elveriş. Bu bölümde konuğum Jack Cambria ile emniyet birimlerince yürütülen rehine müzakeresi üzerine konuşacağız. Jack, New York polis biriminden emekli. New York şehri taktik kurtarma ve terörle mücadele dahil olmak üzere birçok farklı görevde yer aldı. Dünya Ticaret Merkezi felaketleri, uçak kazaları ve birçok rehine ve barikat durumları gibi önemli olaylarda tecrübe sahibi. Ayrıca birçok farklı ülkede polis memurlarına eğitim vermektedir. Kendisiyle rehine müzakeresinin ne demek olduğundan; neden emniyet güçlerince böyle bir hizmete ihtiyaç duyulduğundan; insanlar stres altında karar vermeye çalışırken neler yaşandığından; rehin alanların stresten kurtularak rasyonel karar vermelerine yardımcı olmak için müzakereciler tarafından ayrılan zaman ve verilen desteklerden; polislere müzakere ve rehine pazarlığına dair ne gibi eğitimler verildiğinden; ve bu konudaki istatistiklerden bahsedeceğiz. O halde Jack ile 25 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştirdiğimiz görüşmeye geçelim.
Jack, rehine müzakeresinin ne olduğunu bize anlatabilir misin? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyoruz?
Jack Cambria: Rehine müzakeresi, kriz durumlarını ilk önce sözlü olarak çözmeye çalışarak, sonrasında taktik müdahalenin gerekli olmayacağını umduğumuz alternatif bir polislik şeklidir. Polislikten öğrendiğimiz, polis memurları ister taktik bir operasyonun parçası olarak ister bir arama emriyle olsun, her seferinde bir kapıdan geçmek ve bir evden içeri girmek durumunda kalıyorlar. Bu çok tehlikeli bir durum çünkü aslında size düşman bir ortama giriyorsunuz. Bu yüzden tercih edilen yöntem, elbette ki konuşmak ve biz içeri girmeden, o kişiyi dışarı çıkmaya ikna etmeye çalışmak.
İdil Elveriş: O halde temelde amacın öncelikle polis memurlarını korumak için olduğunu söylüyorsunuz?
Jack Cambria: Herkesi korumak için. Bu taktik ekibimizle de önceden konuştuğumuz bir konuydu. Otuz dört yıl çalıştığım New York polisinden beş yıl önce emekli oldum. Bu otuz dört yılın on altı yılında acil durum hizmeti adını verdiğimiz, taktik ekipte çalıştım. Bazılarınız bu ekibi SWAT olarak duymuş olabilir. Son on dört yılımda ise rehine müzakere ekibinin liderliğini yaptım. Denklemin hem taktik hem de müzakere taraflarında bulundum. Yaptığım şeylerden biri, müzakere stratejisinde ve müzakerede başarılı olursam, kişiyi dışarı çıkartarak, polis memurlarını o kapıdan içeri sokmamaktı. Yani evet, görevim polis memurlarını güvende tutmaya çalışmak da diyebiliriz. Ancak aynı zamanda rehin alanların ve rehinelerin de güvenliklerini sağlamayı amaçlıyoruz.
İdil Elveriş: Bize biraz taktik ekipten bahsedebilir misin? Kulağa sanki askeri bir terim gibi geliyor.
Jack Cambria: Taktik ekip, Emniyet’in deniz piyadeleri olarak düşünülebilir. Hiçbir şeyin fayda etmediği durumlarda, düzenin sağlanması için taktik ekip devreye girer.
İdil Elveriş: Güç kullanarak?
Jack Cambria: Evet. Ancak buradaki önemli kelime mecburiyet. Yalnızca ve yalnızca mecbur kalınması halinde, en son seçenek olarak. Diğer yandan İdil, müzakerelerin etkili olabilmesi için olay mahallinde güçlü bir taktik mevcudiyetinizin olması gerekir. Bu motivasyon sağlar. Örnek vermek gerekirse, ben insanları rehin almış birine, “bak benimle konuşmak istemiyorsan, onlarla konuşman gerekecek” dersem, o dışarı baktığında makineli silahları, kurşun geçirmez yelekleri, kaskları ve kapıları kırmak için kullanılan koçbaşlarını görecek. Büyük ihtimalle bunlara bakıp, “bekle, seninle konuşmayı tercih ediyorum” diyecektir. Taktik ekibin, durumun kötüye gitmeye başlaması, silahların ateşlenip hatta rehinelerin öldürülmeye başlaması ihtimaline karşı olay mahallinde hazır bulunması gerekiyor.
İdil Elveriş: Evet. Ancak bu çözüme hemen başvuramazsınız?
Jack Cambria: Eğer olay yerine vardığımızda ateş edilmeye başlanmışsa, o noktada müzakereden bahsedemeyiz. Ama normal şartlar altında, ilk önce müzakere sürecini deneriz.
İdil Elveriş: Bunun polisliğin alternatif bir şekli olduğunu söylemiştiniz. Aynı zamanda kolluk kuvvetlerinin otorite, ve yeri geldiğinde sizin de belirttiğiniz gibi, güçle ilgili olduğunu biliyoruz. Peki bu daha az çatışmacı yeni polislik tarzı, polis teşkilatının içinde ne zamandan beri baskın? Daha sertlik yanlıları veya taktikçiler ile daha yumuşak bir politika izlemek isteyenler -onlara da müzakereciler diyelim- arasında bir bölünmeden bahsedebilir miyiz?
Jack Cambria: Rehine müzakeresi kavramı, 1973'te burada New York'ta bir dizi olay ertesinde ortaya çıktı. Bu olaylardan, takipçileriniz belki en çok 1972 Ağustos'unda meydana gelen Münih Olimpiyatları katliamını hatırlayacaklardır. Kısaca olayı hatırlayacak olursak, bir grup Filistinli terörist İsrailli atletlerin kaldığı yurtlara girerek, onları rehin aldı. Bunun sonucunda, 11 İsrailli atlet ve teknik çalıştırıcı öldü. Kurtarma teşebbüsü sırasında ise bir polis memuru ve beş Filistinli terörist öldü. Bu sırada New York’ta aynı zamanda Yahudi olan polis şefi, olayları yakından takip ediyordu. Buna benzer bir eylemin kalabalık bir Yahudi nüfusuna sahip New York’ta da gerçekleşebileceğini düşündü. O zamanın polis müdürüne ulaşıp buna benzer bir hadisenin yaşanması halinde, rehine müzakerecisi olarak görev yapacak dedektifler olması ve bunları eğitmek gerektiğini ilettik. Polis müdürü bu fikre katıldı ve böylelikle rehine müzakere ekibi kurulmuş oldu.
Bizim burada kurup geliştirdiğimiz kavramlar ve modeli, ilk olarak Amerika’daki birçok kolluk teşkilatı, ardından FBI kullandı. Sonrasında New York polis departmanının geliştirdiği model kullanılarak, birçok farklı ülkede rehine müzakere ekibi kuruldu. Bu konuda biraz övünmeye hakkımız olduğunu düşünüyorum. Bu Türkiye’yi de kapsıyor. Türk Polis teşkilatının da rehine müzakere ekibi var. Adliyelerden birinde bir rehine olayı yaşanmıştı, bir savcı rehin alınmıştı. Sonrasında müzakere ekibi devreye girdi.
İdil Elveriş: Maalesef başarıyla sonuçlanmadı o girişim.
Jack Cambria: Evet, kesinlikle. Bu polisliğin bir gerçeği. Oraya gideriz ve elimizden gelenin en iyisini yaparız, tıpkı bir cerrahın elinden gelenin en iyisini yapmak için ameliyathaneye girmesi gibi. Ama bazen başarısızlıklar da olur.
İdil Elveriş: Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nin şimdi bulunduğu noktaya da kolaylıkla gelmediğini biliyorum. Bu görüşmeye hazırlık yaparken Geri Nosner tarafından yazılmış “Zaman Kazanmaya Çalışmak: FBI Rehine Müzakerecisi Olarak Hayatım” adlı kitabı okuyordum. Kitapta, FBI’ın süreci nasıl götürdüğünden, sonra Texas Waco’da yaşananlar ve o konu hakkındaki tartışmalardan bahsediyordu. Aslında tam da bu nedenle, müzakerenin polislerin üzerinde anlaştığı bir yöntem olup olmadığını sormak istemiştim.
Jack Cambria: 1973 yılında ekip ilk kurulduğunda, sertlik yanlıları “Suçlularla müzakere yapmak mı? Biz öyle şeyler yapmıyoruz” diyorlardı.
İdil Elveriş: “Biz teröristlerle konuşmuyoruz”…
Jack Cambria: Aynen. 1973’ten önce polis teşkilatları, yalnızca Amerika Birleşik Devletlerinde değil aynı zamanda dünya çapında, rehine alanlara teslim olmaları için bir süre verirlerdi. Sürenin bitiminde de taktik ekip devreye girerdi. Bunun sonucunda insanların yaralanması ve öldürülmesi gibi kötü sonuçlarla karşılaştığımıza zaten değinmiştim. Müzakere takımı tamamen başka bir yaklaşım. Onlar insanların duygularını yöneterek, onları sakinleştirmeyi ve daha akla dayanan bir seviyeye çekerek, düzgün kararlar vermelerini sağlamaya dayanıyor. Duygularımızın kabardığı anda verdiğimiz kararlar, neredeyse istisnasız, kötü kararlardır. Ya da çoğunlukla.
İdil Elveriş: O halde rehine müzakeresinde, uyuşmazlık çözümü ilkelerinden bazılarını nasıl kullandığınızı bize anlatabilir misin?
Jack Cambria: Sana şunu söyleyeyim İdil, duyguların bir raf ömrü var. Biliyorsun, insanlar sinirlenir; sen de bir gün çok sinirlenmişsindir; ben de bir gün çok sinirlenmişimdir. Herkesin hayatında çok sinirli olduğu bir gün olmuştur. Ancak zamanla bu sinir hali dağılır, gider. “Tamam bunu unutalım” dediğiniz, ya da sorunu başka yöntemlerle çözmeye çalıştığınız zamanlar olmuştur. Büyük bir sabırla hareket etmek zorundayız.
Aktif dinleme becerilerimizi kullanırız. Aktif dinleme becerilerinden biri “duygusal etiketleme”dir. Karşımdaki bireyin sergilediğini gördüğüm duygunun ne olduğunu anlamaya çalışırım. Sonrasında karşımdaki kişiyi duyguları ile yüzleştiririm. Örneğin “hanımefendi, çok mutsuz görünüyorsunuz, sorun nedir?” diye sorarım. Bu soruyu muhtemelen karşımdaki kişi sinirli olduğunda sormuş olurum. Peki yanıt ne gelir? “Evet, elbette ki sinirliyim”. O zaman ben de “tamam, en azından benimle aynı fikirde olmanızı sağladım” derim. Sonrasında bu konuşmaya biraz daha devam ederim.
İnsanlara konuşmak için biraz zaman verdiğinizde, kabarmış duyguların yavaş yavaş azaldığını görürsünüz. Bu durumu anlatmak için çaydanlık benzetmesini kullanıyorum. Çay yapmak için suyu kaynattığınızda, su buharlaşır ve buhar küçük tahliye deliğinden dışarı çıkar, değil mi? Eğer o deliği kapatırsanız, en sonunda çaydanlık patlar. İnsanlarda da böyle. Onların konuşmasına izin vermek, kapağı biraz aralamak, insanların kabaran duygularının azalmasını sağlar. Bu bir süreç. Bazı insanlar bir uyuşmazlığı ya da krizi daha erken çözebilir bazıları ise asla üstesinden gelemezler. Genelde insanlarla konuşarak, onların duygu yoğunluklarını azaltmaya ve o duyguları işlevsel olabilecekleri bir seviyeye çekmeye çalışıyoruz. Duygu seviyesi ne kadar artarsa, akıl seviyesi de o kadar azalır. Bu yüzden, bunu tersine çevirmeye çalışıyor ve duygu yoğunluğunu azaltarak, onları rasyonel bir noktaya getirmeye uğraşıyoruz ki onlara sunduğumuz seçenekleri kabul edebilsinler.
İdil Elveriş: Bu ne kadar sürüyor?
Jack Cambria: FBI, ortalama rehine vakalarının yaklaşık iki ila dört saat sürdüğünü söyleyen ulusal bir veri tabanına sahip. Çoğunlukla dört saat. Kendi olaylarımdan biri 50 saate yakın sürmüştü. Bipolar bozukluk tanısı konmuş bir bireyle karşı karşıyaydık ve kişi 50 saat manik aşamadaydı. 17 farklı müzakereciyle birlikte çalıştık. O zamanlar ben taktik ekipte çalışıyordum. Duygularının üstesinden gelmeleri için insanlara zaman tanımak zorundasınız. Süreci aceleye getiremezsiniz, çünkü çözüme hızlı ulaşmak için onları çok fazla zorlarsanız, insanlar da sizi zorlarlar ve basitçe “hayır, henüz hazır değilim” derler.
İdil Elveriş: Bu arada rehinelere de zarar verebilirler.
Jack Cambria: Evet. Ya da kendilerine zarar verebilirler.
İdil Elveriş: Peki tipik bir rehine müzakere eğitimi müfredatında neler var?
Jack Cambria: Temel kurs iki aşamalı ve 40 saat. İlki, alana yeni girenlerin, müzakereci olmanın ne anlama geldiği hakkında fazla bilgisi olmadığı kurs. Bunu bitirdikten sonra, alanda biraz deneyim kazanırlar. Sonrasında yine 40 saatlik daha ileri bir eğitim için geri dönerler.
İdil Elveriş: Rehin alma vakalarıyla ne sıklıkta karşılaşıyorsunuz?
Jack Cmbria: Ülke çapında rehine müzakere ekipleri yılda ortalama yaklaşık 10 ila 12 rehine durumuyla ilgileniyor. Ama New York şehrinde rakam ayda yaklaşık 45. Tabii New York’taki nüfusun sekiz buçuk milyon olduğu ve buna ek olarak her gün 4 milyon insanın iş, tatil, tiyatroya gitmek gibi sebeplerle şehre geldiğini düşünürsek, her gün yaklaşık 12 buçuk milyon insan bu şehirden geçiyor. Bir başka deyişle, ayda kırk beş görev, bu sayıların içinden çıkıyor. Bu sayı çoğu aile içi olan rehine olaylarını değil aynı zamanda barikat vakalarını da kapsıyor. Barikat olayında birey, tek başına evinde veya dairesinde oluyor. İki türü var. Birincisi, barikat kurmuş faillerin olduğu durumlar. Bu halde ilgili kişi hakkında tutuklama kararı vardır ve alınması gerekiyordur. Fail de “dışarı çıkmıyorum, hapse geri dönmek istemiyorum, dışarı çıkmadan polisle çatışmaya gireceğim” der. Müzakereci olarak, “biz seninle konuşacağız” deriz. İkincisinde, duygusal rahatsızlığı ya da akıl hastalığı bulunan bireyleri içeren ve tepki alamadığımız vakalardır. Üçüncü kategori ise intihar vakaları. Burada birey kendisini bir yerden atma tehdidinde bulunur, bu Brooklyn köprüsünün üstü olabilir, yüksek bir binanın çatısı olabilir…kaç kere o köprüye çıktım bilemiyorum artık.
İdil Elveriş: Bana öyle geliyor ki, polis memurları veya durumu ilk gören kişinin belirli bir ruh sağlığı farkındalığı olması gerekiyor.
Jack Cambria: Evet. Ben bunun eğitimini veriyorum. Polis memurlarının büyük olasılıkla karşılaşacağı akıl sağlığı sorunlarına ilişkin genel bakış eğitimin bir parçası. Bipolar bozukluk, şizofreni ve depresyon… İntihar hakkında konuşuyoruz, insanların intihar tehdidi sırasında nasıl tepki verebileceğini… intihar bir süreçtir ve yüzleşmek gerek. Genellikle strese verilen üç tepki vardır.
İdil Elveriş: 3F kuralı?
Jack Cambria: Evet. Birincisi savaşma. Bu fiziksel bir kavga olabileceği gibi, iki kişi arasında sözlü münakaşa da olabilir. İkincisi kaçmak, ortadan kaybolmak. Seninle daha fazla uğraşmak istemiyorum ve gidiyorum. Artık burada değilim. Üçüncü tepki ise donakalmak. “Ne dedin sen?...” Bu durumu anlatmak için araba farı görmüş geyik örneğini vermeyi seviyorum. Gece vakti yolun ortasında üstüne bir aracın geldiğini gören geyik, arabanın farlarını görünce donup kalır, ne yapacağını bilemez. Bu saydığım üç tepki strese karşı verilen en verimsiz tepkilerdir. Dinleyicilerinize bir dördüncü daha söylesem, bu da stresle yüzleşmek. “İdil, bugün bana karşı biraz kırgın görünüyorsun, böyle olduğu için üzgünüm, lütfen neden kırgın olduğunu bana anlatır mısın?” demek. Öncelikle bu senin hissettiğin şeyin onaylanmasıdır. Neden kırgın olduğunu bana açıklama imkânı verir. “Neden böyle hissettiğin çok açık, lütfen izin ver ben de bunu niye söylediğimi anlatayım veya yaptığımı niye yaptığımı açıklayayım”. Böylelikle ilişkimizi toparlama imkanı bulursunuz.
İdil Elveriş: Kısaca geleceğin rehine müzakerecilerine, akıl sağlığı sorunları, çatışma, insanların kriz durumlarında verdiği savaş, kaç veya don gibi tepkiler ve müzakerenin temellerini de öğretiyorsunuz. Sanırım müzakerede remel ilkelerden biri, karşılığında bir şey almadan asla bir şey vermeme?
Jack Cambria: Bu konudaki ekollerden biri böyle söylüyor ve elbette ki bu tekniği uygulayan müzakerecilere saygı duyuyorum. Benim öğrettiğim şey ise İdil, bir şeyler almadan vermenin de bir sorun olmadığı. Uzun bir süredir buradayız, ve sen acıkmış olabilirsin. McDonalds’dan bir şeyler yemek veya pizza yemek veya su içmek istiyor olabilirsin. Bunları ben sana getirtebilirim. Benim düşünce şeklime göre, karşılıklılık zamanla olur. Yani almadan önce vererek ne yapıyorum, güven oluşturuyorum çünkü bir noktada ben de geri çekilmek isteyeceğim. “Senin için zaman içinde yaptıklarım bunlar. Sana yiyecek verdim, sigara verdim, benden istediğin bir sürü şeyi verdim. Peki, sen benim için ne yapacaksın?” Anlaşma böyle işleyen bir şey. Müzakere etmek bu demektir. Sana bir şeyler vermekten vazgeçebilirim böyle devam ederse. Genelde insanlar karşılık vermek ister. “Tamam sen bana bunları verdin, o zaman ben de sana şunları vereyim” der.
İdil Elveriş: Peki bir rehinecinin duygusal dünyası nasıldır? Öfkeden bahsetmişsiniz, bazı insanların çok hesapçı olduğunu da biliyoruz. Rehin alma sadece acil bir durum veya yeni gelişen bir durum sonucu ortaya çıkmış olmayabilir, rehin almanın net bir amacı olabilir. Bize biraz da bu konu hakkında bilgi verebilir misin?
Jack Cambria: Çoğu zaman, rehin alanlar kendilerini planlanmamış bir olaya sokarlar. Bir bankaya giderler, bankayı soymak isterler ya da paraya ihtiyaçları vardır. Ama banka çalışanlarından biri sessizce alarma basar, onlar bankanın önünde neler olup bittiğini anlamadan, polis gelir. Aslında rehine almayı planlamamışlardır ancak bir anda kendilerini dışarıdakileri uzak tutmak için bir yol arar durumda bulmuşlardır. Polis rehine müzakerecilerinin avantajlarından biri, biz kurumsal olarak bu konuda çok tecrübeliyiz. Biz bunu defalarca yaptık ancak ilk defa rehine alan, kendini bir anda bu durumun içinde buldu. Dolayısıyla rehine alanların endişeleri olacaktır. Oysa biz onlara yardım edebiliriz. Peki nasıl yardım edebiliriz, onlara inandırıcı ve profesyonel şekilde yaklaşarak. Onlara “dinle, belki de bunu hiç yapmadın, içinde bulunduğun durum hakkında tecrüben olmadığını biliyoruz. Bak sana ne söyleyeceğim, biz bu işi yıllardır yapıyoruz, bu durumu defalarca yaşadık ve seni buradan sağ salim çıkartacağım” deriz. Sonrasında anlaşırız. Bireylerin sağ salim oradan çıkmaları konusunda güvenlerini kazanırız ve neredeyse her seferinde onları güvenle dışarı çıkarmışızdır. İçinde bulundukları bankadan öyle ya da böyle bir şekilde çıkarlar, ancak bizim istediğimiz müzakereyle dışarı çıkmalarıdır.
İdil Elveriş: Kendi eylemlerine bile şaşırıyor olabilirler.
Jack Cambria: Genellikle evet. Aile içi rehine alma durumlarında, evde büyük bir uyuşmazlık yaşandığı hallerde, örneğin belki koca karısını aldatıyordur, belki de tam tersidir. Belki birbirleriyle yüzleşiyorlardır, belki işin içine silahlar girmiştir, çocuklar rehine olarak alınmış olabilir. Bu durumlarda olay yerine gider, bulabildiğimiz kadar çok bilgiye ulaşmaya çalışırız. Müzakerecilerin karşılaştıkları sorunlardan biri de şu: ne zaman bir olay yerine varsak, filmin orta yerinde sinema salonuna girmiş gibi oluyoruz. Diyelim ki, filme gitmek için arabanıza bindiniz. Geç kaldınız, biraz trafik var. Yoldasınız ama hemen bir park yeri bulamadınız. Sinema salonuna girdiğinizde film başlayalı yirmi dakika olmuş ve Süpermen yerde yatıyor. “Aman tanrım, Süpermen’e ne oldu da yerde yatıyor?” diye düşünüyorsunuz. Bilemiyorsunuz, çünkü filme geç girdiniz. Aynı şey, ister polis ister müzakereci olarak bir olayın orta yerine girdiğinizde de oluyor. Bizden önce gelişen bu dramın nasıl başladığını bilmiyoruz. O halde bunu anlamaya başlamalıyız. Rehine müzakeresi ekibinin bir de istihbarat memuru bulunur. Onların işi bunu öğrenmektir. Bunu orada neler olup bittiği hakkında bize bir şeyler anlatabilecek arkadaşlar, komşular, ailenin tanıdıkları, acil durum hattını arayan kişi ile görüşerek yaparlar. Olayın geçmişini anlamaya çalıştıktan sonra durumla başa çıkabilmek için bir strateji geliştirmeye başlarız. Birebir aynı iki strateji yoktur çünkü hiçbir sorun diğerinin aynısı değildir. Her strateji, devam etmekte olan belirli bir olay için özel olarak hazırlanmıştır.
İdil Elveriş: Yani o kişi muhtemelen herhangi bir rehine almayı planlamadı, ancak olaylar öyle gelişti. Aslında duygusal anlamda başa çıkmanız gereken şeyler, bir kilise veya konferans merkezi gibi bir yeri kuşatmak için yapılan bir eylemle, psikolojik problemleri olan bir insan tarafından planlanmadan aniden meydana gelmiş durumlar karşısında yapmanız gerekenler bakımından birbirinden tamamen farklı. Anlattıklarından anladığım bu aslında.
Jack Cambria: Ortada planlı bir eylem olabilir. Terörizm buna mükemmel örnektir, önceden planlama vardır. İzleyen herkesi gerçekten korkutmak isterler, birilerini rehin alırlar ve hatta rehineleri öldürürler. Mesela Cihatçı Con kamera karşısında insanların kafalarını kesmişti. Tamamen korkutmak için tasarlanmıştı.
İdil Elveriş: Peki bu tip durumlarla karşılaştığınızda nasıl müzakere edersiniz?
Jack Cambria: Bu tip durumlarda muhtemelen oyalamaya çalışırız.
İdil Elveriş: Zaman kazanmaya çalışırsınız.
Jack Cambria: Evet, taktik ekibimiz bu süreçte hazırlıklarını tamamlayabilsin diye zaman kazanmaya çalışırız. Bu durumda birden fazla strateji olabilir. Genelde terörde sonucun ne olacağını biliyoruz. Bununla mücadele ediyoruz.
İdil Elveriş: Rehine pazarlığı konusundaki istatistiksel verilere geçecek olursak…
Jack Cambria: Olayların çoğu öğleden sonra ile gece yarısı arasında meydana gelir. FBI’ın veri tabanı olan HOBAS’a göre rehine olaylarının en çok yaşandığı gün Pazartesi. Neden Pazartesi? Bilmiyorum, belki insanlar hafta sonundan sonra işe geri dönmek zorunda oldukları için strese giriyorlar. Belki de işsizler ve kendileri haricinde çevrelerinde tüm arkadaşlarının işe gittiğini görüyorlar belki de… nedenini bilmiyorum.
İdil Elveriş: Seninle konuşmadan önce, kendi ülkemde durum ne diye biraz araştırma yapıyordum. Anladığım, İstanbul'da şu sıralar rehine müzakere ekibinin en çok yabancılarla uğraştığı. Bu benim için çok şaşırtıcı bir bilgi oldu.
Jack Cambria: New York’taki nüfus zaten çoğunlukla yabancılardan oluşuyor. New York şehri bir mahalleler dizisi ve her mahallenin kendine özgü bir kültürel çeşitliliği var. Müzakere ekibi de bu çeşitli gruptaki insanlarla uğraşmaya şartlandı. Müzakere ekibi zaten farklı insanlardan oluşmalı. New York polis departmanında, yaklaşık 36000 personel var. Bu 36000 kişi içerisinde muhtemelen her dinden ve kültürden insan vardır. Ben de bunu yapmaya çalıştım. Ekibimde 125 müzakereci vardı, farklı etnik kökene, dine sahip insanları seçmiştim. Bunu özel müzakere gerektiren bir durum olursa, gereken kaynağa sahip olabilmek için yapmıştım. Diyelim ki ihtiyaç olan niteliklere sahip kimse ekibimde yok ama New York polis departmanı bünyesinde başka biri var. Veri tabanına bakarak, o kişiye ulaşırım. Bulduğum kişi eğitimli bir müzakereci değilse, onu olay mahalline getirir, ona koçluk yaparım. Böylece kendi etnik geçmişleri ve farklılıkları hakkında konuşarak bireyle yakınlık kurmaya çalışırlar. Sonunda güven sağlayacak bir ilişki geliştirebilirsek, bireyler, umarız ki, fikirlerinden vazgeçip teslim olurlar.
İdil Elveriş: İyi bir rehine arabulucusu hangi niteliklere sahip olmalıdır? Hepsinin polis olduğunu varsayıyorum.
Jack Cambria: Doğru. Bence öncelikle, bu işi yapmaya gönüllü olmalı. Bunu yapmak için ekstra ücret almıyoruz. Benim koyduğum kriter, takıma başvuran adayın 12 yıllık deneyime sahip olmasıydı. Bana göre bu adayın temelinde güçlü bir polislik tecrübesi olduğu anlamına geliyor. İnsanların neye tepki gösterebileceği, nasıl tepki verecekleri gibi şeylere dair.
İdil Elveriş: Bu tansiyonu düşürür, şu işe yarar bu işe yaramaz gibi?
Jack Cambria: Sezgisel olarak anlıyorsun. İkincisi, 12 yıllık deneyim sizi belirli bir yaş kategorisine sokar. Muhtemelen 35 yaş, biraz üstü veya altı. Bu yaştaki biri, sevgi duygusunu yaşamanın, sevgide incitilmiş olmanın ne anlama geldiğini, başarının ne anlama geldiğini bilir. Belki de en önemlisi, İdil başarısızlığın ne olduğunu bilir. Başarının ne olduğunu bilebilmek için başarısızlığı da bilmek gerekir. Deneyimin değeri ne kadar çok olursa, çıkardığınız hayat dersi de o kadar çok olur ve daha iyi şeylere ilerleyebilirsiniz. Bu yüzden hayatımızda olumsuzluklar olsun isteriz. Bu bakış açısı, eğitim haftasının geri kalanının gidişatını belirler. Çünkü hayatın zorluklarla dolu olmasının nasıl olabileceğini bildiklerinde, kriz yaşayan bir özneye daha fazla şefkat ve empati ile cevap verebilirler, değil mi? Bunların hepsi müzakereci olmak için gerekenlere dair genel bir bakış sunuyor aslında.
İdil Elveriş: Müzakere ekibindeki cinsiyet dağılımı nasıl?
Jack Cambria: 125 kişilik ekibimi düşünecek olursak, 100 erkek ve 25 kadından oluşuyordu. Erkeklerin ağırlıkta olduğu bir takımdı. Tabii bu bir tahmin. Yüzde 60’a 40 ya da 65’e 35 diyebilirim.
İdil Elveriş: Benimle konuşmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Bunu yoğun programının içerisinde pazar günü yaptığın için de… Samimi cevapların için de ayrıca teşekkür ederim.
Jack Cambria: Beni davet ettiğin için, bu muhteşem imkan için ben teşekkür ederim. Dinleyicilerine selamlarımı iletiyorum.
İdil Elveriş: Bugünkü programda konuğum Jack Cambria’ydı. Bize Münih Olimpiyatları'nda İsrailli sporcuların öldürülmesinden sonra polis teşkilatlarında müzakere ekibi oluşturulması fikrinin nasıl ortaya çıktığını anlattı. Birçok polis teşkilatı bu ekipleri, insanların stres altında ne kendi güvenlikleri ne de rehinelerin ve polis memurlarının güvenliğini sağlayacak rasyonel kararlar veremedikleri rehine olaylarına müdahale etmek için kurmuş görünüyor. Rehin alanların her zaman rehin alma niyetiyle yola çıkmadıklarını, ancak kendilerini bu durumda bulduklarını öğrenmek de aslında ilginçti. Bu nedenle bu tür ekiplerin sadece rehinelerin değil, aynı zamanda polislerin ve rehin alanların hayatlarını korumakta da faydası olduğunu görmüş olduk.
Umarım programı beğenmişsinizdir. Jack’in bir fotoğrafını Anlaşabiliriz’in İnstagram hesabına yükleyeceğim, programdan bazı alıntıları da hikayelerde paylaşacağım. Son olarak, bu podcastte eserlerini kullanmama izin veren müzisyen İmre Hadi’ye ve sanatçı Zeren Göktan’a, Türkçe çevirisinden dolayı Şimal Efsane Yalçın’a da teşekkür ederim.
Çok teşekkürler, bir sonraki programda görüşmek üzere.
How Police Hostage Negotiation Began
IE: Welcome back to another program of We Can Find a Way, a podcast about conflict resolution. My name is IdilElveris. In this episode of We Can Find a Way, my guest is Jack Cambria who will be talking about hostage negotiation in the police force. Jack is a retired member of the New York City Police Department. He has served in many capacities, including in the rescue, tactical and counterterrorism services to the city of New York. Consequently, he has experience in many high profile cases, such as both World Trade Center disasters, plane crashes, and a variety of hostage and barricade situations, particularly violent and suicidal individuals. He is also a trainer of police officers from many countries. He and I discussed what hostage negotiation is; why such a service was needed at the first place in a police force; the four things that occur when people try to make decisions under stress, and the time and encouragement provided by negotiators to help hostage takers to make the right decision by getting rid of that stress; hat kind of training is provided to police officers interested in negotiation; and statistical facts about hostage negotiation. Let's now move to the interview that we conducted with Jack on 25 April 2021.
IE: Please tell me, what is hostage negotiation and why do we need it?
JC: Well Idil, hostage negotiation is an alternative form to policing, where we try to resolve crisis incidents with our words first, where before and hopefully, a tactical intervention might not become necessary. As we have learned in police work, every time the police officers have to go through a door, a doorway of an apartment, of a home, in a tactical situation, maybe on an arrest warrant, it's a very dangerous situation because we're entering into a hostile environment. So the preferred method is, of course, to talk and try to get that individual to agree and come on outbefore we have to maybe go inside.
IE: Basically, what you're saying is, it's to protect the police officers first
JC: All parties concerned. And that's one of the things that I used to talk to our tactical team about. My background is:I retired just five years ago from the New York City Police Department after 34 years of service.
IE: Wow.
JC: And within those 34 years I spent 16 with, the New York City Police Department's tactical team. We call it emergency service. Some of you might know it as the SWAT team. My last 14 years, I was the commander of the hostage negotiation team. I know both sides of the equation tactical and the negotiation side of it. One of the things that I do is to try to keep police officers safe by, if I am successful in my negotiation attempt and strategy where that individual comes out so now those tactical officers do not have to go through that door. So, yeah, I keep them safe. But in the same process, I also keep, hopefully the people inside the hostage takers and the hostages safe as well.
IE: Tell us a little bit more about this tactical team because that sounds like a military term.
JC: Sure. The tactical team might be considered, I don't know, as marines of the police department. So when all else fails, the tactical team must come in and maintain order
IE: Through force?
JC: Yeah. The important word here is, necessary. And only when necessary. They'll come in as a final option. And on the other side of it, also Idil, is you must have a strong tactical presence in place in order for negotiators to be effective. It's a motivator. So, for example, I can say to that hostage taker “listen, if you don't want to talk to me, then you're going to have to talk to them”. They'll look out, they'll see the machine guns and the heavy ballistic vest, the helmets, the battering rams. And more likely than not, they'll come out, they'll turn around and say: “wait, I prefer to talk to you”. And also they must be in place in case the incident starts going very badly and they start shooting or even killing hostages.
IE: Right. But you can't resort to that immediately?
JC: Unless as soon as we arrive there shooting people, then there's no negotiations to be had at that point. Under normal circumstances, there's a process. We'll start the process of trying to negotiate first.
IE: So you have stated that this is an alternative form of policing. And we know that law enforcement is about authority, force where necessary, as you have indicated. So how did this less confrontational style of policing become so prevalent in police forces? And do we see a divide between hardliners or “tactical people” versus the soft or “negotiators”?
JC: So the concept of hostage negotiation was founded right here in New York City back in 1973 after a series of events. And the one that your audience may remember most was the Munich Olympic Massacre, August of 1972. And just a quick recap of that: that was a group of Palestinian terrorists entered into the dormitories housing the Israeli athletes and coaches. And the end result of that was eleven Israeli athletes and coaches were killed, a police officer and five of those Palestinian terrorists in the rescue attempt. What happened in New York City, we had a police chief whowas of the Jewish faith and he was watching these events as they were unfolding very closely. And he became concerned that that can very easily happen in New York City. We have a very large Jewish population. So we approached the police commissioner at the time and said we should have detectives trained as hostage negotiators in order to deal with this type of situation. If it should occur. The commissioner agreed with that way of thinking. And thus, the hostage negotiation team was born. As a result of the concepts that were developed here the model, many of the law enforcement agencies across the United States first, and then the FBI as well, and then other countries, also established hostage negotiation teams using the model of the New York City Police Department. So we have some bragging rights and that includes Turkey. Turkish National Police have a hostage negotiation team. There was a takeover in a courthouse. I think the prosecutor was being held. Hostage, as I recall the story.
IE: Yeah.
JC: And the negotiation, this came in…
IE: But not with success, I'm afraid.
JC: Yeah, exactly. And that's the reality of police work. We go in there and we try our very best. Like the surgeon goes into an operating room, try their very best but sometimes not always successful.
IE: I know, for instance, the US didn't come to this point also very easily. In preparation of this interview, I've been reading this book by Gary…
JC: Noesner?
IE: Yes, Stalling for Time, where he talks about how the FBI took it on and how the incident in Waco, in Texas, there was all these quarrels and everything. And, that's why I was asking, is this now the really agreed course of action?
JC: When the team was first established again back in 1973, we had those hardliners who “negotiations with perpetrators, we don't do that”.
IE: We don't talk to terrorists.
JC: Yeah. So prior to 1973, police agencies, not only in the United States but across the world, would give a hostage take a set amount of time to surrender. And if they did not, then they would be met with tactical force. And of course, we already established the problems with that, that people getting injured and killed as a result. So the negotiations team, it's a different approach. And it tries to manage people's emotions by bringing it down and then putting them in a more rational state of mind where they can make more proper decisions. Whenever we make a decision in high emotion, of course, it's always a bad decision, or mostly.
IE: Can you therefore give us some examples of how you use some of the principles of conflict resolution in a hostage negotiation setting?
JC: I'll tell you this Idil. Emotions do have a shelf life. And you know this. When people are angry -you've been angry at one point in time, myself as well- all of us have been angry at one point. In time, it dissipates. You might say, okay, forget about it, or you'll try to resolve it in another way. We have to have exercise great patience. We use active listening skills. One of those active listening skills is called emotional labeling. And we try to identify the emotion that we are seeing that is being demonstrated by that individual. And we'll confront them with that softly. Ma'am, you seem very sus today. What's the matter? And probably initially, when you're angry, you're going to give me a response. “Well, you're damn right I'm upset” but that's okay because I just got you to agree with me. And then I will continue that further. And by allowing you, the time to talk about it, emotions will start coming down. It's like I use the analogy of the tea kettle. You want to boil some water for a cup of tea, pressure builds up, and there's a little relief valve where the steam comes out, right? Well, if you were to clog up that little relief valve with a little cork in it, for example, as the pressure was building up, and finally that tea kettle would explode. So it's the same with people. By allowing them to speak, getting it out of that little relief valve, emotions are starting to dissipate. And it's a process. Some people can resolve a conflict, a crisis a lot sooner than someone else. And I will also state for some people, they can never get over it. But mostly we get people to talk about, get them back to our normal functioning level by bringing their emotions down. So whenever emotions are up, rationality levels are down. So we have to try to reverse that by bringing emotions down and bringing rationality up where we can get to a point where they will now accept maybe options that we are offering to them.
IE: So how long does that take?
JC: The FBI has a national database that says the average hostage situation is about four hours. Two to four hours, but mostly four hours. But then, I've been on a job myself that lasted 50 hours. Individual was diagnosed as having bipolar disorder, and he was in his manic stage for some 50 hours at that point. We went through 17 different negotiators. I was with the tactical team at the time, so it runs the gamut. People must be allowed the time to walk through their emotions. You can't rush the process, because if you push too hard for a quick resolve, then people will push back just as hard andsay: “no, I'm not ready yet”.
IE: Right. And then they might hurt the hostages, et cetera.
JC: Yeah. Or themselves so you know.
IE: So what is the curriculum of a typical hostage negotiation course?
JC: Well, there's two phases of it. There's a basic course, and that's a 40 hours course that's for the brand new negotiator, doesn't have any…much information about what it means to be a negotiator. And then once they graduate from that, as they get some experience in the field, they'll come back for a more advanced class, which is also a 40 hours course.
IE: So how often do these type of cases occur?
JC: Across the country, the average hostage negotiation team handles about maybe ten to twelve hostage, situations a year. In New York City, we were handling about 45 assignments per month. But also, granted, the population in New york City is eight and a half million people. Add to that, another 4 million people come into the city every single day for work, for business, vacation, going to the theater. So on average, about twelve and a half million people pass through the city every single day. So that would account for that number, about 45 assignments per month. And they make up not only hostage situations, which are mostly domestic in nature, but then we have barricaded situations where an individual is by themselves in their home, their apartment. Two categories of barricaded situations: The first one is the barricaded perpetrator that has to be arrested. There's a warrant for his arrest or her arrest. There is a knock on the door. They say: “I'm not coming out. I'm not going back to jail. I'm going to shoot it out with the police before I come out”. After these negotiators: “OK, we're going to talk to you”. The second category of barricaded are the emotionally disturbed or the mentally ill, who are now, due to some life factors, are acting out in a manner which now requires police intervention. And then the third category of response we have is the suicidal jumper. Because that could be someone finds themselves, as a matter of, again to be on top of the Brooklyn Bridge. I cannot tell you how many times you've been on top of the Brooklyn Bridge on, a rooftop of a building.
IE: It seems to me that it also requires a certain mental health awareness on behalf of the police officers or people who are spotting the situation.
JC: Yeah. And that's part of the training. So there is a block of instruction about an overview of mental health issues that police officers most likely come into contact with in their work. Bipolar disorder, about schizophrenia, depression. We talk about suicide, what people might respond to in suicide. And it's a process in time, and it's about confronting it. There's usually three responses to stress.
IE: Three F's.
JC: The three f's. Yes. The first response is to fight. And that could be either a physical fight or it could be just merely an argument between two parties. The second one is to flight. “I don't want to deal with you anymore Idil. I'm out of here”. I remove myself. And then the third response is to freeze. “What did he say?” I am liking that to the equation of the deer in the headlights. They come out onto the roadway at nighttime. There's a car coming after they see the headlights and they freeze. They don't know how to respond. Those are three largely unproductive responses to stress. If I can suggest to the audience one more “F” and that is to face: confront the stress and say: “Idil, you seem upset with me today. I'm sorry. Please tell me why you're upset”. First of all, it's going to validate what you might be feeling, and you will then tell me, and then it will give me the opportunity to explain. “Oh my gosh. No wonder why you're upset. Please allow me to explain myself why I said what I said or why I did what I did”. It'll give us a chance to, kind of reconcile our relationship.
IE: So you're basically teaching future hostage negotiators mental health issues, conflict issues, the emotional responses that people develop in a crisis situation like fight, flight, or freeze. And I guess basics of negotiation as well. One of the core principles I guess you exercise is you never give something away without getting anything in return.
JC: That's one school of thought and I respect, of course, negotiators that do it that way. I teach the deal that it's okay to give before getting. If you're hungry, we've been here for a long time. You want some McDonald's? You want some pizza? You want some water in there? I'll get you what you want. My way of thinking is it is going to be reciprocal in time. So what I'm doing by giving before getting, I'm building collateral. Because at one point, I'm going to look to make a withdrawal. This is what I did for you, over time. I gave you food, I gave you water, I gave you a cigarette. I gave you what you wanted of many things that you had asked for. Now, what are you going to do for me? And that's how the deal works. It's about negotiating. I can always stop giving if it continues on. Mostly it is people feel reciprocated that they have to reciprocate. I gave it to you, so okay, let me give you something also.
IE: So what is the emotional world of a hostage taker? You have mentioned anger. We also know some people are very very calculating. And it's not only, just an emergency situation or a situation that has just developed. It can be also something with a clear goal in mind. So please tell us more.
JC: Often times, hostage takers get themselves involved with an unplanned event. They go into a bank. They want to rob a bank because they need money. Someone presses that silent alarm or teller, for exampl. Before they know what the police are out, in front of the bank. They weren't planning on taking hostages, but now they're in that situation to try to boggle them themselves out of that situation. So the one thing that police hostage negotiators have on their side of it as an advantage is that collectively, we have great experience base. We've done this many times before whereas that first time hostage taker has no experience base in this at all. They're going to have concerns that we can help them with. And we're going to get them through that by being credible, professional, and getting them through that situation. And we tell them that: “Listen, maybe you've never done this before, and we understand you're in a situation that you have no experience facing. But let me tell you, I've been doing this for many years, and I've been in this situation many, many times before. And I'm going to get you out of it, safely”. So we become, that individual's credibility base, if you will, that we're going to get them out of here safely. And they get that over time, they will come out of that bank at one point or another, hopefully in that safe fashion.
IE: They are taken by surprise, by their own actions even.
JC: Mostly, yes. Ah, even with the domestic based type of hostage situation, husband, wife, they get into a big dispute in the house. Maybe the husband is cheating on the wife, or vice versa, and they confront each other. Maybe there's weapons involved, maybe there's alcohol involved, could be children involved as hostages. Absolutely. So we're going to come in there, and we're going to find out as much information as we can. One of the problems that the negotiators have whenever we arrive on the scene of an incident, you can liken that to entering into the middle of a movie. You're running late, for the movie. You get in your car, you have some traffic, you get to theater. You can't find a parking spot right away. And when you get in, the movie is already going off about 20 minutes, and you have Superman lying on the ground when you enter the theater. “Oh, my gosh, how did Superman get on the ground?” Well, you don't know because you got there late and you have to figure it out. Same thing when entering into an incident. As a police, as a negotiator, we don't know how this whole drama that's unfolding before us began. So we have to start figuring that out. And part of a hostage negotiation team structure. We have an intelligence officer and that's his or her job: to find that out. And they will do that by interviewing friends, neighbors, family, acquaintances that can tell us something about what's going on. The person to call the emergency number in the United States is 911. But we will, try to figure that out and then start developing a strategy in order to deal with that situation. There are no two strategies that are exactly alike, because no two problems are exactly alike. So each strategy is really tailor made specifically for that individual incident that's going on.
IE: So that person probably hasn't planned to take any hostages. It just turned out that way. So what you have to deal in terms of emotion is totally different than a carefully crafted or planned to lay siege to say, church or a conference center or whatever, or another situation that has just occurred because you have a mental issue is, again, different. So that's what I understand from what you're describing, actually.
JC: And it can be a planned event. Terrorism is the perfect example of that. That's planned in advance. And they want to just purely terrorize everyone that's watching that and they'll take hostages and they'll even kill hostages. Jihadi Johnwho is cutting people's heads off on camera. It's designed to just purely terrorize.
IE: So how do you negotiate that kind of situation?
JC: Probably what we're trying to do in that type of situation is just to buy time.
IE: Stalling for time.
JC: For time. There you go. Gary Noesner, my friend. Just stalling for time. And maybe hopefully that the tactical team might be able to set up. So there's a lot of different strategies that we might probably, know what the end result will be with terrorism. We'll work hard to fight against that.
IE: So any statistical facts about hostage negotiation?
JC: Well, the majority of situations take place between the hours of four in the afternoon till midnight. As for the FBI's database, it's called hobas, H-O-B-A-S. So they have some statistics there. The number one day that hostage situations occur is on a Monday. Why Monday? I don't know. Maybe people are coming off a weekend, they're stressed, they have to go back to work, they act out, maybe they don't have a job. They see the rest of the world around them, their friends, colleagues, going to work. I have no idea why.
IE: Before talking to you, I was doing some research on the home front, and I realized, apparently in Istanbul now, the hostage negotiation team is very much dealing with a lot of foreigners. That was a very surprising information for me.
JC: Well, you know, the local people here in New York are mostly foreigners, and New York City is a series of neighborhoods, and each neighborhood has its own cultural diversity attached to it. So we are conditioned to dealing with all these different cultural diverse issues that come along. Your negotiation team should be a makeup of these diverse groups. New York City Police Department, we have over 36,000 uniform members and within that 36,000, we have probably every religion and culture. So what I tried to do when I was doing it, I had 125 negotiators. I would select people who had different ethnic backgrounds, religions. But if I had a situation that required some kind of specialized negotiation I would have those resources. And if there was nobody on the hostage team that had that particular background, somebody in the NYPD, New York City Police Department did have that, checking with our databases. And I would get to, them to the scene, and even though they were not a trained negotiator, I would coach them what we wanted to do, and then they could talk about their own ethnic backgrounds and diversity and try to establish a rapport with that individual. And if we can develop a rapport, that will ultimately lead to trust and hopefully then they will abandon their ideas and come out to us.
IE: What qualities should a good hostage negotiator have? I'm assuming they're all policemen.
JC: Correct. I think the very first thing is they have to care enough to want to do this work. It's a volunteer assignment, so they get no extra pay to do this. So the criteria I put in place was that the candidate that was applying for the team,had to have at least twelve years experience. It's going to give that candidate a very strong foundation in policing.
IE: Right.
JC: So they know what people might respond to in crisis by the things they said to them in the past, of what people might respond to.
IE: Right. De-escalate; escalate. This works. That doesn't, kind of right?
JC: Yeah. So intuitively, you understand it. The second reason is that twelve years put you in a certain age category,probably around 35 years or so, give or take a little bit. At 35 years, what it means to experience the emotion of love; to know what it means to have been hurt in love; to know what it means to know success; and perhaps most importantly,to know what it means to know failure. You must know failure in order to know success. And the greater the failure you experience, the greater the life lesson you also experience. And you can move on to better things. So we all know adversity in our lives. And that kind of sets the tone for the rest of the week of training. Because they know that being they too have had adversity in their life, they can now respond to a subject who's in crisis with more compassion, empathy.
IE: Right.
JC: That's overview of what it takes to become a negotiator.
IE: What is the gender divide in the negotiation team?
JC: For my 125 negotiators, I had about 25 female, about 100 male. It's more male dominated, I would say. And this is just a guess. 60 40, 65, 35.
IE: Thank you so much for agreeing to talk to me. Not only that, but also doing this in your busy schedule on a Sunday. I appreciate your candid responses.
JC: Thank you so much, Idil, for inviting me to do this. Great opportunity for me. And say hello to all your audience.
IE: Thank you so much for today's program. My guest was Jack Cambria. He told us how the idea of negotiation in the police force came about after the Israeli athletes were killed in the Munich Olympics in the 1970s. Starting from that incident, many police forces seem to have established this force to respond to hostage incidents where people are under stress and cannot make rational decisions about their safety, as well as the safety of hostages and the police officers engaged in the situation. It is interesting to know that many police forces discovered that hostage takers did not always intend to take hostages, but found themselves in that situation nevertheless. So we see the benefits of that kind of force in protecting human life, not only of hostages, but also police officers and the hostage takers.
I hope you enjoyed the program. I will upload a picture of Jack in the Instagram account of We Can Find A Way. I will share some excerpts from the program in Stories too. Lastly, I would like to close by thanking musician Imre Hadi and artist Zeren Goktan who allowed me to use their materials in this podcast. I thank Efsane Simal Yalcin for her translation. Thank you and see you in the next program.
Instructor, Police Advisor, Corporate Active Shooter Trainer, Author, NYPD Hostage Team Commander (2001 - 2015)
Jack is a retired member of the New York City Police Department. He has served in many capacities including in the Rescue, Tactical, and Counter-Terrorism services in the City of New York. Consequently, he has experience in many high profile cases such as both World Trade Center disasters, plane crashes, and a variety of hostage and barricade situations, particularly violent and suicidal individuals. He also is a trainer to police officers from many countries.